30 Mart 2011

Saçmalıyorum Yine...

Lafı uzatıp süslü kelimeler bulup uzun uzun anlatıp aslında hiç bir şeyi anlatmadığım o yazılardan biri olmayacak bu galiba! Bodoslama giresim var cümlenin orta yerine, belki de böyle kaçamazsın artık benden. Kaçmak... Doğru kelime bu mu acaba ? Belki evet belki değil. Tek bildiğim ben pervane oldukça sen ateş oluyorsun, bir türlü sana dokunamıyorum. Bir şey yapacağım. Bir şey olucak. Aklımın yettiğine elim de yetecek. Yüreğim doyacak diyorum ama olmuyor...

Sen hiç bir zaman açmıyorsun kendini. Bırakmıyorsun ki seni doya doya yaşayayım. Belki de inanmıyorsun senin iyi ve kötü taraflarınla yaşamak istediğime, seni özümsemek istediğime. Bu yüzden de kilit vurmuşsun kapağına. İstesem de açıp okuyamıyorum satırlarını. Ve ben senin tarafından okunmayı bekleyen kısacık bir öyküyüm gözlerinin önünde... Birbirimizden bu kadar uzağız işte, her ne kadar kabul etmesemde. 

'Herkes' kadar tanıyorum seni, onlar kadar biliyorum. Belki biraz fazlası ama özeli değil. Özeline girilmiyor çünkü. Çevrene ördüğün büyük duvaların var orada. Hani aşmaya çalıştıkça çarpa çarpa, düşe kalka geçilmez olduğunu öğrendiğin. Beceriksizim işte. Korkuyorum belki de geçmekten kimbilir. Sanki geçenler yok mu diyorum kendime. Milyonlarca arkadaşı var, elbet özelini paylaştıkları da vardır arasında... Senin her şeyin var benimse sen; hem hoşlandığım hem de arkadaşı olmaya çalıştığım...

Ah ulan! O kilitleri kırsan ne olur. O duvarların üzerinden elimi tutsan. İçeri alsan beni... Çok kalmasam da olur aslında. Hafızam kuvvetlidir. Bakma bugünlerde unutkanım ama ayrıntıları unutmam hele de senle ilgiliyse. Bir bakıp çıksam. Yeter o kadarı. Kaldıramam mı ?


Peki o zaman sen neden okumuyorsun beni ? Ne o kaldıramaz mısın ?


Bu devirde hoşlanmakta zor be abi! En iyisi ben yine lafı uzatayım. Anlatıyormuş gibi yapıp hiç bir şey anlatmayayım. Belki bu sayede bilmediğim, tanımadığım ve bunları yapmak istemediğim için benden korkmaz beni seversiniz. Seversin değil mi ?

23 Mart 2011

Taslak

'Taslak' yazıyor bir çoğunda yazılarımın. Bir çoğu bitmemiş ama bazıları da var ki sadece bir bitiş hem de hiç bir başlangıcı olmadan. Kimilerinin ne başlangıcı var ne sonu benim gibi kayıp. Bir sürü yarım kalmış haykırış... 

Bu aralar her şeyi biriktiriyorum. Sözleri, bakışları, kırgınlıkları, mutlulukları... Bir gün belki her şeyi unuturum diye. Unutmaktan korkuyorum, silinip gitmesinden her şeyin. Oysa bir aralar en çok bunu istememiş miydim? Şimdi yarım kalmaktan korkuyorum, adımın bir taslaktan öteye gidememesinden... Gülüşünü anlatmak istiyorum, sinirine hakim olmaya çalışırken ki o bir anlığına yüzünü kırıştırmasını. Ağlarken hiç kimsenin onun gibi boncuk boncuk yaş dökemeyeceğini haykırmak istiyorum. Avcunun içinde yüreğini taşıyormuşçasına sıcak olan ellerini anlatmak istiyorum. Bunları unutacak olmaktan korkuyorum. Daha geçenlerde keşke o gülüşü hiç görmeseydim hiç yer etmeseydi de aklımda bu ihaneti etmeseydim kimseye demiyor muydum? Peşi sıra kapılıp gittiğim bir gülüşü unutmak için yalvardım hayata, evet ama aslında en çok onu unutmaktan korktum. Çünkü onu unutursam yaptığım her şey yani 'ben'anlamını yitirecek gibi.

Biliyorum sonsuza kadar sürmez acılar. Varlığına alıştığı gibi yokluğuna da alışır insan. Bir kere sevdin mi hep seversin ama sevgiden de ölmez insan. Gün gelir kafanda canlandıramazsın yüzünü, silinmeye yüz tutmuştur çizgileri. Gülüşünü hatırlarsın ama dudak kıvrımları gelmez gözlerinin önüne. Bunu dersem bana kesin kızar diyebilirsin ama sesini duyumsayamazsın artık. Düşün, duymaya çalış! Ne o olmadı mı? O sana huzur veren ses bile yok mu artık kulaklarında. Hepsini unutuyorsun istemesen de unutuyorsun. Bir tek ona olan sevgini unutamıyorsun. Adı geçince göğüs kafesinde bir firari oluyor. Hangi durumda olursan ol içinden bir ses delice şeyler fısıldıyor sana. Korktuğun başına geliyor artık bir bedeni değil de bir ruhu sevdiğini anlıyorsun ve bu sevginin senle her daim bir olucağını... Anlamını yitirdiğini düşünürken anlam kazandığını anlıyorsun.

Gülüşünü unutursam onu neden sevdiğimi unuturum sanıyordum ve onu neden sevdiğimi unutursam ihanet ettiğim her şeyin anlamsızlaşacağından korkuyordum. Şimdi zar zor gözümün önüne geliyor gülüşü ama ne dersem güler çok iyi biliyorum. Şimdi ne teninin sıcaklığını, ne sesini, ne de cismini hatırlıyorum ama adını her duyduğumda o içimde bitmek bilmeyen hayranlığım kaynıyor yine. 

Bir gün yarım kalmaktan kurtulursa bu taslak, kesişirse yolum kaderiyle... Bir son belki yine yazamam ama diyeceğim şeyi biliyorum;

  Burnumda kahve kokusu, göğüs kafesimde bir firari
  Yalan akan çeşmesinden içtiğim su, onun vebali
  Söylesene be gönül, ben kimin helali...

Dikkat Kuzey Kutbu

İzleyiciler

Etiketler

14 şubat (1) 23 Nisan (1) 25 yaş (3) 29 Temmuz (1) 41AT (1) 5 Kasım (1) 500ES (1) 90's (1) adap (1) amiral battı (1) analiz (3) anlamak (1) Arzu (3) aşk (7) aynı (1) ayrılık (2) ayrımcılık (1) bachata (1) banka (1) başkent (1) beğenmek (1) beyaz (1) bilmece (1) bir sevgi istiyorum (1) bovling (1) Bülent Ortaçgil (3) Cahit Arf (1) ceviz cafe (1) Cihan Demirci (1) çay (1) Çingene Kızı (1) çizgi film (1) çocukluk (8) çorap (1) dans (1) Davutpaşa (1) değişim (1) deli gömleği ütü istemez (1) demirdöküm (1) Devekuşu Kabare (1) dilek (1) Dilime Dolandı (2) DİR (20) Disko Kralı (1) doğum (1) doğumgünü (2) Don Kişot (1) dost (4) dövme (1) düğün (1) dün akşam (1) eller (1) emek sineması (2) Emel Sayın (1) engelli (1) ergenlik (1) Erhan (1) esas kız (1) Eskişehir (1) evlilik (3) Eylül Akşamı (2) Fenerbahçe (1) festival (4) fikir (1) film (6) filmekimi (2) Finansbank (1) Freddy Krueger (1) futbol (1) gala (2) GAMYAD (1) ganyan (1) Gaziantep (1) Gaziantep Kalesi (1) gemi (1) gezi (2) göçmen (1) guiness (1) gülümseme (1) güncelleme (1) günlük (2) haber (1) hakkında (1) Hakkında Değil Kendisiyle Konuş (1) hayatım (4) Haydarpaşa (1) Hayvanat Bahçesi (1) hesap (1) hoşgeldin (2) huzur (1) IKEA (1) İkitelli (1) istanbul (1) istemek (1) (1) iş hayatı (1) İzmir (2) kaçmak (1) kader (1) Kahramanlar Müzesi (1) kahve (2) kampanya (1) kan (1) kan kanseri (1) kapak (1) kapı (1) kaybetmek (1) kedi (1) kırgınlık (1) kısa kısa (2) kitap (1) klip (2) koltuk (1) konser (1) korku (2) korku filmi (1) kuaför (1) kurbağa (1) kutlama (1) kuzen (1) kültür (1) leylek (1) madde (3) Mars Heykeli (1) masal (1) matematik (5) melez (1) mezun (1) mezuniyet (1) mim (1) minibüs (1) nar (1) nargile (1) nil (1) Okan Bayülgen (1) oryantasyon (1) Oya-Bora (1) oyuncak (1) önyargı (1) örtü (1) özlem (1) pasta (1) patikli penguen (1) pazar (1) pi (1) platonik (1) poster (1) saçma (1) sansür (1) sarı kağıt (1) savaş (1) Secret Cv (1) sevgi (2) siyah (1) soba (1) soğan (1) sorgulama (1) staj (1) stres (1) süpermen (2) şarkı (6) şataraban (1) şerefsiz (1) şımarıklık (2) şiir (3) Şirinler (1) şizofren (1) takım (1) Taksim (1) tango (1) tanımak (2) tanıtım (3) tanrı (1) taslak (1) taşlıtarla (1) teleşli apt (1) terlemek (1) tesadüf (1) tesbih (1) trombosit (1) unutmak (1) V for Vendetta (1) yabancı (1) yağmur (1) yangın (1) yapma (1) yardım (1) yasak (1) yaşayan kütüphane (2) yemek (1) Yeni türkü (1) yeni yıl (1) yeşilçam (2) Yıldız Teknik (6) Yıldıztog (4) yıldönümü (1) yolculuk (1) yumak (1) yumurta (2) yüksek lisans (1) Zeki Müren (1) Zeugma Müzesi (1)

Sobe!

Takvim İnsanları