17 Aralık 2010

Ver Elini...

Hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar,
Hiçbir şeyi istemedim seni istediğim kadar
Sende başını alıp gitme ne olur...
Ne olur tut ellerimi....
Ne olur...

Bir insanın elini tutmak değil ki sevgi, o eli bırakmamak... Elini tuttuğun için her gün heyecandan titreyebilmek ya da elini tutmayı delice isterken yanında ellerin yumru yürümek zorunda kalmak... Kime anlatıyorum? Hangi boş gönüllere? Aynı anda bir çok el tutan nasırlaşmış ellere mi elleri başkasına aitken gönüllerini uçurmuş gözleriyle başka bedenleri soyan körlere mi? Kime anlatayım ben hislerimi, kime... Hem zaten anlatsam da dinlerler mi ? Sanmıyorum.

Aşka boyadığımız kırıntılarımızla mutlu mesut oynamayı öğrendik. Kendimizi anlatmadan olmak istediğimiz rollerde ruhları gerçek olmayan bir sürü bedenler sevdik. Ballı ekmek niyetine yedik yavanlarımızı. Biz yalanlara aşık olurken gerçek hayal kırıklıkları hazırlıyordu hayat bize. Zamanı gelince uyandırılacak ve çırılçıplak kaldığımız dünyada yediğimizin elmadan daha çok ayva olduğunu anlayacaktık. Havva'mız, Adem'imiz dediğimiz insanları tanıyamayacak, uydurduğumuz rolleri soyunmak zorunda kaldığımız için de yalansız, çırılçıplak kalacaktık. İşte o zaman ellerimiz tutacak başka bir elin hasretiyle yanımıza düşüverecekti.

Avuç içimi avucunun içine saklayıp gömecek, yüreğinin atışını avucumda hissettirecek bir el arıyorum. Beni tüm bu kaosun, yalanlarla örülen hayatçıkların arasından çekip çıkaracak bir el... Sıcaklığıyla güven verirken hiç bırakmak istemeyeceğim bir el, elimi hiç bırakmayacak bir el... Tuttuğumda benim için yaratıldığını anlayacağım bir el arıyorum.

Öptüğümüz bir sürü kurbağa yüzünden ağızlarımız siğil içinde belki prens buluruz diye göl kıyısından ayrılamıyoruz bir türlü. Oysa elini tutmak istediğimiz prensimiz kim bilir hangi elin yalancı sıcaklığını hissediyor, kim bilir hangi öpücükle prens olacağına o denli emin koşturup duruyor peşi sıra yarin... Lakin anlaşılmıyor bu merette öpmeden, ellerini tutmadan. Denedik biz de. Eksik parçamızı bulana kadar denedik.

Bazen bulduğumuzu bile düşündük. Sımsıkı sarıldık o ellere ama bırakıp gittiler ellerimizi. Ne olur dedik, ne olur bırakma... Dinletemedik. Oysa uygun değildi o eller bize, yeni elleri tuttuğumuzda anladık. Aradığımızı bulunca kendiliğinden birleşiyordu o eller ayrılmayacasına. Biz hep bunu unutuyorduk, birbirine uyumlu olmayan parçaları uydurmaya çalışıyorduk. Bu yüzden de yorgun düşüyorduk.

Kaybolup gidiyorduk gölün ortasında onca kurbağa arasında... Biri gelir öper bizi diyorduk, biri gelir onca kurbağa arasında inadına bizi seçer. Biri bizim için savaşır, biri bizim için uğraşır diyorduk. Biz yorulmuştuk süpermen olmaktan birileri de çıkıp gelsin bizim süpermenimiz olsun diye diliyorduk. Kiminin dilekleri kabul oluyordu, kimi beklemekten sıkılıp tekrar savaşıyordu. Ben mi ?

Ben ise hiç kimsenin yazdığı iki satır olamamanın hasretiyle satırlarımda anlatıyordum kurbağalarımı. Onları orda yaşatırken kendi parçamı arıyordum. Elini tuttuğum insanların diğer ellerinin dolu olduğunu öğreniyordum ya da akıllarının başka bedenlerde olduğunu. Bıraktığım elin sıcaklığının geçmesini bekliyordum saygımla ama bana duyulan saygının sıcaklığımın üzerine hemen başka elleri tutabilecek kadar değersiz olduğunu görüyordum. Güvenim kalmıyordu ellere... Tutmak için tutuyordum elleri, öpmek için öpüyordum kurbağaları. Benim için gelecek bir prens bekleyerek masalların lanetine uğruyordum belki de. Ama hayatımda hiç bir şey sevgi kadar eksik olmamıştı ve hiç istemediğim kadar bir eli sıkıca tutmak istiyordum...

Ne olur tut ellerimi.. Ne olur...

2 yorum:

BG dedi ki...

"her erkek kendini süperman sanıyor az ilgi gösterince. ve şöyle de bir şey var ki süperman kostümü, güçleri vs clark kent in paketinden başka bir şey değil bence. ve paket açılana kadar sefasını sürsün erkekler çünkü paketlerinin içinde clark kent olmadığı için vazgeçiyorum hepsinden. ben kendime süperman değil clark kent arıyorum çünkü."
diyorum başka da bir şey demiyorum bacım. eline sağlık :)

Melek Şenyurt dedi ki...

pek beğendim ne de güzel yazmışsın.. masallara vurulmadık mutlu sonlara vurulduk belki...

Dikkat Kuzey Kutbu

İzleyiciler

Etiketler

14 şubat (1) 23 Nisan (1) 25 yaş (3) 29 Temmuz (1) 41AT (1) 5 Kasım (1) 500ES (1) 90's (1) adap (1) amiral battı (1) analiz (3) anlamak (1) Arzu (3) aşk (7) aynı (1) ayrılık (2) ayrımcılık (1) bachata (1) banka (1) başkent (1) beğenmek (1) beyaz (1) bilmece (1) bir sevgi istiyorum (1) bovling (1) Bülent Ortaçgil (3) Cahit Arf (1) ceviz cafe (1) Cihan Demirci (1) çay (1) Çingene Kızı (1) çizgi film (1) çocukluk (8) çorap (1) dans (1) Davutpaşa (1) değişim (1) deli gömleği ütü istemez (1) demirdöküm (1) Devekuşu Kabare (1) dilek (1) Dilime Dolandı (2) DİR (20) Disko Kralı (1) doğum (1) doğumgünü (2) Don Kişot (1) dost (4) dövme (1) düğün (1) dün akşam (1) eller (1) emek sineması (2) Emel Sayın (1) engelli (1) ergenlik (1) Erhan (1) esas kız (1) Eskişehir (1) evlilik (3) Eylül Akşamı (2) Fenerbahçe (1) festival (4) fikir (1) film (6) filmekimi (2) Finansbank (1) Freddy Krueger (1) futbol (1) gala (2) GAMYAD (1) ganyan (1) Gaziantep (1) Gaziantep Kalesi (1) gemi (1) gezi (2) göçmen (1) guiness (1) gülümseme (1) güncelleme (1) günlük (2) haber (1) hakkında (1) Hakkında Değil Kendisiyle Konuş (1) hayatım (4) Haydarpaşa (1) Hayvanat Bahçesi (1) hesap (1) hoşgeldin (2) huzur (1) IKEA (1) İkitelli (1) istanbul (1) istemek (1) (1) iş hayatı (1) İzmir (2) kaçmak (1) kader (1) Kahramanlar Müzesi (1) kahve (2) kampanya (1) kan (1) kan kanseri (1) kapak (1) kapı (1) kaybetmek (1) kedi (1) kırgınlık (1) kısa kısa (2) kitap (1) klip (2) koltuk (1) konser (1) korku (2) korku filmi (1) kuaför (1) kurbağa (1) kutlama (1) kuzen (1) kültür (1) leylek (1) madde (3) Mars Heykeli (1) masal (1) matematik (5) melez (1) mezun (1) mezuniyet (1) mim (1) minibüs (1) nar (1) nargile (1) nil (1) Okan Bayülgen (1) oryantasyon (1) Oya-Bora (1) oyuncak (1) önyargı (1) örtü (1) özlem (1) pasta (1) patikli penguen (1) pazar (1) pi (1) platonik (1) poster (1) saçma (1) sansür (1) sarı kağıt (1) savaş (1) Secret Cv (1) sevgi (2) siyah (1) soba (1) soğan (1) sorgulama (1) staj (1) stres (1) süpermen (2) şarkı (6) şataraban (1) şerefsiz (1) şımarıklık (2) şiir (3) Şirinler (1) şizofren (1) takım (1) Taksim (1) tango (1) tanımak (2) tanıtım (3) tanrı (1) taslak (1) taşlıtarla (1) teleşli apt (1) terlemek (1) tesadüf (1) tesbih (1) trombosit (1) unutmak (1) V for Vendetta (1) yabancı (1) yağmur (1) yangın (1) yapma (1) yardım (1) yasak (1) yaşayan kütüphane (2) yemek (1) Yeni türkü (1) yeni yıl (1) yeşilçam (2) Yıldız Teknik (6) Yıldıztog (4) yıldönümü (1) yolculuk (1) yumak (1) yumurta (2) yüksek lisans (1) Zeki Müren (1) Zeugma Müzesi (1)

Sobe!

Takvim İnsanları