7 Ağustos 2010

Durun Bu Nikah Kıyılamaz Dedi Yumurtacı

Blogu açtığım zaman çocukluğumla ilgili bir şeyler yazarım, neden anormal olduğumu basına açıklar tüm soru işaretlerini ortadan kaldırırım diyordum. Ama herzaman insanın hayal ettiği gibi olmuyormuş. Bir kez daha anlamam için yine bir örnek gönderildi yukarıdan.Şimdi bakıyorumda çocukluk yaramazlıkları yerine dir'lerle dolmuş blog. Ama pes mi ediceğim ? Kim görmüş benim pes ettiğimi? Kutuplarda üşündüğüm için patik giydim ama hala penguenim değil mi ? Asla pes etmem !!! Bu gereksiz girişgahın ardından iyicene çocukluğuma inmeden önce ucu yine çocukluğuma dayanan ama yeni yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. 
"Sahiplenme" garip bir duygu kanımca. Abartılmadığı sürece birinin seni sahiplenmesi yani bir nevi seni sevdiğini göstermesi güzel bir şey. En azından ben seviyorum. Kimine göre bu duygu özgürlüğe karşı ama ben öyle düşünmüyorum. Ailem, yakın arkadaşlarım ve sevgilim tarafından sahiplenmek benim özgürlüğümü kısıtlamaz ki - ve bunun aksini hiç bir zaman düşünmeyeceğim. Yalnız pazar esnafı tarafından sahiplenmek benim için bile tuhaf ! 

Kendimi bildim bileli yani tam olarak 22 senedir gaziosmanpaşa pazariçinde oturuyorum. Hayatım boyunca tek bir taşınma yaşadım. O da o kadar uzaktı ki, evimizin hemen karşı kaldırımıydı. Muhtarımız bile değişmedi taşınmada. O derece gariban bir taşınma oldu ya da yok olmadı. Sağolsun annem karşıdan karşıya taşınmak için bile nakliye aracı tutmuştu. Ama bu absürd olayı bir başka zaman anlatırım. Şimdilik konumuzun bununla alakası yok. Kısacası hep aynı yerde oturduğumuzdan bunca zamandır mahalleye kendimi tanıtmak zor olmadı. Ve vefakar annem hep belli yerlerden alışveriş yaptığından esnaf benim kundaklık halimi bile bilir. Yani uzun lafın kısası esnafla aramda özel hayat diye bir şey yok! Çok mağdurum çok ...

Uzun bir aradan  sonra geçenlerde pazara gittim annemle. Şaşırtıcı bir ilgi vardı. "Aaaa kocaman kız olmuşsun!" Ne yani herkes büyürken ben hala ortaokul sıralarında mı kalıcaktım ? Öyle bir şansım var mıydı ki ? Niye kimse söylemedi ulan ?! " Hayırsız, hiç uğramıyorsun artık! " Şey, pazara uğramaktan daha önemli işlerim vardı desem ayıp mı olur ? Hem uğrasaydım napıcaktık; ' Selam Mehmet Amca geçerken bir uğrayayım dedim. Nasılsın?' diye sorduğumda muhtemel cevabın ' Ooo karakız iyiyim geç otur şu sandığa bir çay ısmarlayayım sana. Sonra pazar ekonomisinden konuşuruz' olucaktı herhalde ! (Tamam kabul ediyorum pazar ekonomisi biraz ağır bir benzetme ama kabul edelim ne konuşucaz ?) Ama ilginin en büyük sorusu tabi ki de bunlar değildi. Asıl soru ; " Yok mu kız manitan? Annenden babandan çekinirsen bize de, biz de büyüğün sayılırız." Yok artık! Manita ne ya ? Allahım bir sürü ebeveyinim olmak isteyen adam var. Bir gün bizimkilere eser boşanırlarsa mahkeme salonunu düşünemiyorum. Velayetimi almak için bakkalından pazardaki meyvecesine kadar hepsi gelicek herhalde. Beni bu denli sahiplenmeleri korkutmuyor değil hani !

Pazara neden çıkmadığımı anlamaya başlarken annem yumurta almak için her zamanki yerde durdu. Ve klasik beni görünce şaşırma efektiyle başlayan muhabbet tekrar çevrilmeye başlandı. Ama sonu umduğum gibi bitmedi;
Yumurtacı: " Eeee koca kız oldun  evlenirsin yakında. Bak ölümü gör beni düğününe çağırmazsan."
Pengu: " Düğünüme ? Çağırmak ?"
Yumurtacı: " Herhalde karakızım. Sen bizim elimizde büyüdün sayılır. Gelip bir pastanı yiyip takımızı takıcaz herhalde."

Tabi ben o an içimden düğünümü hayal ediyordum. Takı töreni için kocamla ayakta bekliyoruz. Eline mikrofonu almış Adnan Dayım (Büyük ihtimal yine o yapar bu işi. Mehmet Ali'nin yandan yemişlisi. Seviyor şebekliği, durduramıyoruz.) sesleniyor; " Kızın teyzesinden bilmem neeee Koca bir alkış! Kızın yumurtacısından bilmem neeeee" Hayıııııııır ! Olamaz ya, bu bir şaka olmalı. Öyle değil mi ? Ama yok yumurtacının ifade ciddi. İsteksiz bir kafa sallama ve elbette demeler. 


Sanırsam evlenmeyeceğim. Anne, sana burdan sesleniyorum; ' Eğer evde kalmış bir kız kurusu olursam. Bunun sebebi koca bulamıyacak kadar öküz olmam değildir. Koca bulup düğünümde rezil olmak istemememdir. Yani bir tercih meselesi. Ve tüm suçlu yumurtacı Halil'dir. Hıh! '

Şimdi söyleyin bana, ben niye deliyim ?






 

3 yorum:

BG dedi ki...

okurken koptum :D sana bu blogu aç diye söylediğimde işte bu tarz yazılarını daha çok görmeyi umuyordum :) buarada mesajı aldım direk linki de verseydin insanlar bilsim sahiplenilmeye karşı olduğumu :D

Unknown dedi ki...

Link vermeme gerek yok yafrum :) Herkes sen olduğunu biliyor zaten :)

BG dedi ki...

orası da doğru :)

Dikkat Kuzey Kutbu

İzleyiciler

Etiketler

14 şubat (1) 23 Nisan (1) 25 yaş (3) 29 Temmuz (1) 41AT (1) 5 Kasım (1) 500ES (1) 90's (1) adap (1) amiral battı (1) analiz (3) anlamak (1) Arzu (3) aşk (7) aynı (1) ayrılık (2) ayrımcılık (1) bachata (1) banka (1) başkent (1) beğenmek (1) beyaz (1) bilmece (1) bir sevgi istiyorum (1) bovling (1) Bülent Ortaçgil (3) Cahit Arf (1) ceviz cafe (1) Cihan Demirci (1) çay (1) Çingene Kızı (1) çizgi film (1) çocukluk (8) çorap (1) dans (1) Davutpaşa (1) değişim (1) deli gömleği ütü istemez (1) demirdöküm (1) Devekuşu Kabare (1) dilek (1) Dilime Dolandı (2) DİR (20) Disko Kralı (1) doğum (1) doğumgünü (2) Don Kişot (1) dost (4) dövme (1) düğün (1) dün akşam (1) eller (1) emek sineması (2) Emel Sayın (1) engelli (1) ergenlik (1) Erhan (1) esas kız (1) Eskişehir (1) evlilik (3) Eylül Akşamı (2) Fenerbahçe (1) festival (4) fikir (1) film (6) filmekimi (2) Finansbank (1) Freddy Krueger (1) futbol (1) gala (2) GAMYAD (1) ganyan (1) Gaziantep (1) Gaziantep Kalesi (1) gemi (1) gezi (2) göçmen (1) guiness (1) gülümseme (1) güncelleme (1) günlük (2) haber (1) hakkında (1) Hakkında Değil Kendisiyle Konuş (1) hayatım (4) Haydarpaşa (1) Hayvanat Bahçesi (1) hesap (1) hoşgeldin (2) huzur (1) IKEA (1) İkitelli (1) istanbul (1) istemek (1) (1) iş hayatı (1) İzmir (2) kaçmak (1) kader (1) Kahramanlar Müzesi (1) kahve (2) kampanya (1) kan (1) kan kanseri (1) kapak (1) kapı (1) kaybetmek (1) kedi (1) kırgınlık (1) kısa kısa (2) kitap (1) klip (2) koltuk (1) konser (1) korku (2) korku filmi (1) kuaför (1) kurbağa (1) kutlama (1) kuzen (1) kültür (1) leylek (1) madde (3) Mars Heykeli (1) masal (1) matematik (5) melez (1) mezun (1) mezuniyet (1) mim (1) minibüs (1) nar (1) nargile (1) nil (1) Okan Bayülgen (1) oryantasyon (1) Oya-Bora (1) oyuncak (1) önyargı (1) örtü (1) özlem (1) pasta (1) patikli penguen (1) pazar (1) pi (1) platonik (1) poster (1) saçma (1) sansür (1) sarı kağıt (1) savaş (1) Secret Cv (1) sevgi (2) siyah (1) soba (1) soğan (1) sorgulama (1) staj (1) stres (1) süpermen (2) şarkı (6) şataraban (1) şerefsiz (1) şımarıklık (2) şiir (3) Şirinler (1) şizofren (1) takım (1) Taksim (1) tango (1) tanımak (2) tanıtım (3) tanrı (1) taslak (1) taşlıtarla (1) teleşli apt (1) terlemek (1) tesadüf (1) tesbih (1) trombosit (1) unutmak (1) V for Vendetta (1) yabancı (1) yağmur (1) yangın (1) yapma (1) yardım (1) yasak (1) yaşayan kütüphane (2) yemek (1) Yeni türkü (1) yeni yıl (1) yeşilçam (2) Yıldız Teknik (6) Yıldıztog (4) yıldönümü (1) yolculuk (1) yumak (1) yumurta (2) yüksek lisans (1) Zeki Müren (1) Zeugma Müzesi (1)

Sobe!

Takvim İnsanları