8 Eylül 2010

Gittim Gezdim Gördüm Kendimi Yendim

Yaslı gittim, şen geldim. Aç koynunu ben geldim İstanbul!

Önce İzmir ardından Eskişehir derken yollarda kaybettiğim kendimi bulmaya geri geldim sonunda. Güzel ve eğlenceli bir yolculuk oldu. Tek kötü tarafı kısa sürmesiydi sanırsam. Uzun zamandır böyle bir tatil bekleyen bünyeme o kadar iyi geldi ki kısa da olsa, anlatamam. Yeniden doğdum denmez ama yeniden şarj edildim o kesin.

İyi ki'lerime koyacağım güzel bir anı daha oldu kısacası. Gidip gördüklerimin bana verdiği hazdan daha öte bu yolculuğun bana hissettirdikleriyle iyi ki yapmışım. İyiki'min yanında sarı şekerimle yaptığım ilk uzun yolculukta olması ayrı bir tattı tabi... Aaah aaah anlat anlat nasıl bitiricem bilmiyorum ama biraz bahsedebilirim gibi. Şimdi arkanıza sıkı sıkı yaslanın. Zamanımızı 30 Ağustos sabahına ayarlıyoruz ve anlatmaya başlıyorum.

Akşamından valide sultana güvenip saatimi kurmadım ve hatunun da uyanamayacağı tuttu. Aysel sabahından hazır mısın diye aramasa İzmir sevdam başlamadan bitecekti. Apar topar hazırlanıp servisin kalkacağı yere en hızlı şekilde gitmeye çalıştım. Benim acıkabilme ihtimalime karşı ufak bir alışverişin ardından servislerler otogara gittik. Orda Tansel bizi bekliyordu uğurlama ekibi olarak. Otobüs perondan ayrılana kadar arkamızdan mendil salladı durdu. Aslında mendil olmadığı için selpak salladı desek daha yerinde olur. ( Buarada nedir bu üstün başarı reklamcılığı ya! Kağıt mendil değil 'selpak' . Bu denli yerleşti içimize. Yaşasın reklam sektörü! )

Anadolu turizmle ilk yolculuğumdu. (Reklam sektörünü bu kadar övmüşken bir reklamcılık girişimi de benden olsun dedim.) Ve vardığım sonuç şu; bundan sonra başka turizm kullanmam arkadaş! Servisin güzelliği falan filan diye girmeyecem olaya beni bitiren tv'ler oldu. Eee diyeceksiniz artık nerdeyse her uzun yolculuk için kullanılan otobüslerde ufak koltuk arkası tv var ne olmuş yani diye ama arkadaşım bu öyle böyle değil. Bundaki filmlere bittim. En iyi filmler arasında seçim yapamayınca oturduk Ayselle 'Alvin ve sincaplar 2'yi izledik. En son gülmemden milllet rahatsız oldu mu diye bakıyordum. Yok böyle tatlı şapsal sincaplar ya. Sadece bu film bile yolculuğumun iyi geçmesine yeterken üstüne bir de feribot yapmadık mı havalardaydım o an. Her türlü yüzen vapura ve trenlere karşı manyaklığımı herkes bilir. Düşünün bende ki mutluluğu artık.

Feribota binerken adını okumaya çok çalıştım. Neyle seyahat ettiğimi bilmek istemek gibi bir huyum varda. Daha doğrusu takıntı. Ama ne yazıkki beceremedim. Bu yüzden de feribot boyunca Aysel'in başının etini yedim durdum. 'Adı ne bunun?' diye sayıklayıp duran penguen kılıklı biriyle yolculuk etmek çok keyifli olmasa gerek ama dayandı kızcağız. (Kızcağız ne ya giderek anama benziyorum. Armut dalından ırak düşmezmiş zaten.) En sonunda feribota isim vermeye karar verdik. Artık o feribotun adı; 'adınebunun' :) . Feribot sefamdan sonra her durakta birşeyler yiyerek İzmir'e vardık. Ercan bizi orda karşılayacaktı. Ufuk'un tarif ettiği kavşakta Ercanı bekleyelim o da Manisa'dan gelsin dedik.

İşte dakika bir gol bir muhabbeti orda oldu. İzmire daha yeni adım atmışım ve ilk gittiğim cafenin adı 'ora'. Ne var şimdi bunda diyeceksiniz. Evet, bunda bişiy yoktu. Sipariş vermek için menü istedik. Menü geldi ve ben kapağı açar açmaz o cümleyle karşılaştım. Tanıtım yazısının ilk cümlesini aynen yazıyorum değiştirmeden; " İzmir'de herkesin aklı ORAsındaymış." . Abi yapma gözünü seveyim. Tamam cafene ora de ama yani bu cümleyi de kurma arkadaşım. Benim gibi fesatları da düşün. İstanbullu olmak böyle bişiy herhalde ne bileyim. Biz buna gülerken Ercan geldi almaya bizi. Otobüsle ilk gezeceğimiz mekana doğru gittik, fuara.

Fuarın kapısında Ercan'ın hava harpden dönem arkadaşı Adem'le tanıştık. (Korkma korkma ayrıntıya boğmayacam seni) Fuarı sevdim açıkcası, gezeken ki sohbette güzeldi. Hidayetle fotoğraf çekildik ve boy ölçüştük. Kısalığım bir kez daha tescillendiği için fotolarla burda örnek veremiycem üzgünüm. Adem'le Ercanın basket atışlarının ardından rotamız dans gecesiydi. Eee bir dansçıyla yolculuk edip rehber olarak bir dansçı seçersen kendine olacağı buydu. Adam İzmir'i burda dans gecesi iyi olur burda olmaz pisti şöyle şeklinde anlattı ben İzmiri Konak, karşıyaka diye bilmiyorum dans iyi dans kötü diye biliyorum. Allahım küçük Emrah'tan eskik bir yanım kalmadı galiba. Ben de artık onun gibi olayları farklı biliyorum. O anasını yanlış tanıdı ben İzmir'i ...

Dans geceleri güzel oluyor. Dans edebilsem daha keyifli olur belki ama izlemesi bile güzel. Onları izlerken -özellükle de Aysel'i - hep 'lan bachata yapmak vardı şimdi' der dururdum. (Bilmeyenler için bachata) İzmir'deki dans gecem de bunu da denemiş oldum. Bilmiyorum dememe rağmen zorla Ercan dansa kaldırıp döndürüp durdu beni. Dans etme konusunda hala ilk hedefim tango ama tangodan sonra kesinlikle bachata öğrenicem buna karar vermiş oldum.

Dans gecesinin bitimiyle biz iki akıllının hesaplamadığı bir şey orataya çıktı; kalacak yer. Sağolsun Adem evinin kapılarını bize açtı. Onlardayken gece tabi onikiyi geçtiğinden yeni bir gün daha eklendi takvime ve sarı şekerimin doğum gününne geldi. Sağolsunlar Adem'le Ercan süpriz bir pasta eşliğinde doğum gününü kutladılar bizimkinin. Sabaha kadar keyifli bir sohbet eşliğinde Ayselin yaşlanmasını kutladık. En son sabaha karşı uykusuzluktan sızdığımı hatırlıyorum. Sabah sağolsun uyandırma konusunda çalar saatten farkı olmayan Aysel önce beni sonra da zorlada olsa Ercanı uyandırdı ve turumuz başladı. 

İzmir'i tam bilmeyen bir Manisalı rehberle İzmir turu çok eğlenceli oluyormuş. Önce Konak'ı gezdik ordan Kordan yaptık alsancağı bitirdik böylece. İzmiri gezdiğimizi göstermeye saatle fotoğref çekildik. Ahanda bak ben İzmire geldim oldu. Ordan bir cafede oturduk ve falcı moduma bürünüp fal baktım bunlara. Artık falcılığımı iskambil kağıtlarından kahve falına yönlendirdim. Geliştiriyorum kendimi vesselam.Fallar bittikten sonra beni mutlu etmek için vapura bindirip Karşıyakaya'ya geçirdiler. Akşam vakti o vapurda olmak ve o ışıklandırmayı görmek çok güzel bir olaydı. O manzara unutmadığım manzara görüntüleri arasına kaydedildi beynim tarafından. Fotoğraflamak da isterdim ama elimdeki makinayla pek becerilebilecek birşey değildi ne yazıkki...

Vapur keyfinin tadı damağımdayken oraları terketme vakti gelmişti. Bu sefer ki rotamız Eskişehir'di. Akşam yolculuğu yaptık yine Anadolu Turizmle ( Reklamları izlediniz! ). Sabahına ordaydık. Lise vakitlerimde bıraktığım Yasemin bizi konuk etti orda. Direk oraya gittik üzerime çeki düzen verip Melek'i aradım. Eskişehirdeki rehberim kendisi olucaktı. Hemen işe koyulup gezdirmeye başladı müzeler dahil hiç bir yeri atlamadan bana Eskişehiri yudum yudum yaşattı sağolsun. Uzun ve güzel bir gezinin ardından porsuk çayınıda geçerek bir cafe de oturup çok enterasan bişiy yaptık; fal baktık. Bu işte profesyonelleşmeyi düşündüğümden her bulduğum kurbanı delirtme çabalarındaydım. Şansıma bu sefer de rehber Melek geldiydi. Orda dinlenip bu seferde Yaseminin gezi programına dahil olup bir bara gittik. Zaten duyduğum her melankolik şarkıda depresif havalara bürünen ben kafa dinleyeme gittiğim yerde depresif moduna bürünüceğim için biraz sinirlendim ama o geceki ufak kargaşayı çabuk atlattık. Oraya eğlenmeye kafa dağıtmaya gitmiştim ve düşünmeye hiç ihtiyacım yoktu. Düşünmedim ben de...


Ertesi sabah Melek'i yine yollara düşürdük. Havacılık müzesine gidip uçaklarla haşır neşir olduk. 'Vecihiiiii geliyor' modunda uçtuk uçtuk durduk. Yükseklik korkusu olan biri olarak uçakları yerde görmek keyif verdi bana. Napayım doğamda bu var. Siz hiç uçan penguen gördünüz mü ? Ordan ayrılıp benim çoştuğum yere gittik; Sazova parkına... Allahım o oyuncaklar neydi öyle bayıldım bayıldım. Devamlı kaydım. Bazılarına sıkışmış olabilirim ama çok da önemli şeyler değildi. Hele bir de benim için  şato yapıyolar ki bittiği gibi Eskişehir'e yerleşirim artık ben. Ama Eskişehiri şatosundan daha çok yemekleri için sevdim diyebilirim. Yediklerin içtiklerin sana kalsın bana gezdiklerini anlat derler ama yok arkadaş ben sana yediklerimi içtiklerimi anlatmam lazım. Eskişehire gidince elbet odunpazarını gezip o muhteşem evleri görmek isteyeceksin ama bence bırak evleri gel bir çiğ börek yee patlayana kadar. Donas yiyeceksin.(Böyle dürüm tarzı bişiy ama anlatamam yemen lazım.) Pinoburger yemeden gitmedim ben sabahın köründe yemediğim bişiy kaldı mı diye telaşa soktum milleti o derece süperdi muhakkak dene. Üstüne bir de met helva ooooh yemede yanında yat. Sonra yatmaktan sıkıl ye o derece.

Anlaşıldığı üzerine Eskişehire bayıldım. Ayrılırken üzüldüğümü hissettim resmen. Melek'i Geride bırakıp çok sevdiğim tren yolculuğumuda gerçekleştirdim artık ölsemde gam yemem diyorum. Ve kesinlikle İzmir de görülmeli en az bir kez Eskişehir de.

İşte böyle mükemmel ve eğlenceli bir gezi bıraktım ardımda. Geriye döndüğümde değişen birşey yoktu ama en azından artık kendimi ümitsiz hissettiğim biranda gözlerimi kapatıp Karlıyakanın o gece ışıklandırmasında yüzüceğim ya da kendimi biranda porsuk çayı üzerinde içime o soguk Eskişehir havasını çekerken hayal ediceğim. İşte tamda o anda aklıma takılan o karamsarlık terkedecek beni... Çok teşekkür ederim rehberim Ercan ve Melek, çok teşekkür ederim yol arkadaşım Aysel, çok teşekkür ederim İzmir ve Eskişehir... İyi ki varsınız... Hadi bir daha yapalım ;)

3 yorum:

Melek Şenyurt dedi ki...

Eskişehir'in o soğuğunu bir daha hissetme bence içinde:) yiyecekleri ve gezdiğimiz yerleri beğendiğine sevindim pino hakkında yorumlarını bekliyorum bu arada??(ayrıntılı anlatmadın:P)

Unknown dedi ki...

Pinoya bayıldım :)Anneme devamlı yiyecekleri anlatınca kadın korktu canım istedikçe kaçıp kaçıp eskişehire gitcem diye :)

Melek Şenyurt dedi ki...

puhahah var bizde o potansiyel malum=) görmek için bişeyleri belki üşenirsin ama yemekler için kaçılabilir heryere:D

Dikkat Kuzey Kutbu

İzleyiciler

Etiketler

14 şubat (1) 23 Nisan (1) 25 yaş (3) 29 Temmuz (1) 41AT (1) 5 Kasım (1) 500ES (1) 90's (1) adap (1) amiral battı (1) analiz (3) anlamak (1) Arzu (3) aşk (7) aynı (1) ayrılık (2) ayrımcılık (1) bachata (1) banka (1) başkent (1) beğenmek (1) beyaz (1) bilmece (1) bir sevgi istiyorum (1) bovling (1) Bülent Ortaçgil (3) Cahit Arf (1) ceviz cafe (1) Cihan Demirci (1) çay (1) Çingene Kızı (1) çizgi film (1) çocukluk (8) çorap (1) dans (1) Davutpaşa (1) değişim (1) deli gömleği ütü istemez (1) demirdöküm (1) Devekuşu Kabare (1) dilek (1) Dilime Dolandı (2) DİR (20) Disko Kralı (1) doğum (1) doğumgünü (2) Don Kişot (1) dost (4) dövme (1) düğün (1) dün akşam (1) eller (1) emek sineması (2) Emel Sayın (1) engelli (1) ergenlik (1) Erhan (1) esas kız (1) Eskişehir (1) evlilik (3) Eylül Akşamı (2) Fenerbahçe (1) festival (4) fikir (1) film (6) filmekimi (2) Finansbank (1) Freddy Krueger (1) futbol (1) gala (2) GAMYAD (1) ganyan (1) Gaziantep (1) Gaziantep Kalesi (1) gemi (1) gezi (2) göçmen (1) guiness (1) gülümseme (1) güncelleme (1) günlük (2) haber (1) hakkında (1) Hakkında Değil Kendisiyle Konuş (1) hayatım (4) Haydarpaşa (1) Hayvanat Bahçesi (1) hesap (1) hoşgeldin (2) huzur (1) IKEA (1) İkitelli (1) istanbul (1) istemek (1) (1) iş hayatı (1) İzmir (2) kaçmak (1) kader (1) Kahramanlar Müzesi (1) kahve (2) kampanya (1) kan (1) kan kanseri (1) kapak (1) kapı (1) kaybetmek (1) kedi (1) kırgınlık (1) kısa kısa (2) kitap (1) klip (2) koltuk (1) konser (1) korku (2) korku filmi (1) kuaför (1) kurbağa (1) kutlama (1) kuzen (1) kültür (1) leylek (1) madde (3) Mars Heykeli (1) masal (1) matematik (5) melez (1) mezun (1) mezuniyet (1) mim (1) minibüs (1) nar (1) nargile (1) nil (1) Okan Bayülgen (1) oryantasyon (1) Oya-Bora (1) oyuncak (1) önyargı (1) örtü (1) özlem (1) pasta (1) patikli penguen (1) pazar (1) pi (1) platonik (1) poster (1) saçma (1) sansür (1) sarı kağıt (1) savaş (1) Secret Cv (1) sevgi (2) siyah (1) soba (1) soğan (1) sorgulama (1) staj (1) stres (1) süpermen (2) şarkı (6) şataraban (1) şerefsiz (1) şımarıklık (2) şiir (3) Şirinler (1) şizofren (1) takım (1) Taksim (1) tango (1) tanımak (2) tanıtım (3) tanrı (1) taslak (1) taşlıtarla (1) teleşli apt (1) terlemek (1) tesadüf (1) tesbih (1) trombosit (1) unutmak (1) V for Vendetta (1) yabancı (1) yağmur (1) yangın (1) yapma (1) yardım (1) yasak (1) yaşayan kütüphane (2) yemek (1) Yeni türkü (1) yeni yıl (1) yeşilçam (2) Yıldız Teknik (6) Yıldıztog (4) yıldönümü (1) yolculuk (1) yumak (1) yumurta (2) yüksek lisans (1) Zeki Müren (1) Zeugma Müzesi (1)

Sobe!

Takvim İnsanları