11 Ekim 2010

Bu Bloga Erişim Mahkeme Kararıyla Engellenmiştir.

-Youtube'dan video izleyelim mi?
-Olmaz, siteye girişim engellendi.
-Tamam o zaman grooveshark'ı açıp müzik dinleyelim.
-Olmaz, o da yasaklandı.
-Olsun canım. E hadi last.fm'i açıp 30 saniyelik preview dinleyelim.
-O da olmaz ki kapatılmış. Sonra ne oldu bilmiyorum.
-E hadi myspace'i açıp amatör müzik çalışmalarını dinleyelim.
-Abicim e o da kapatıldı.
-Hmm. Vimeo'ya girip amatör video çalışmaları izleyelim.
-Duymadın mı? O da yasaklı artık bize.
-Ne yapcaz o zamana? Hadi gel porno sitelerine girip bakınalım!
-Onlar hepten yasak.
-Hay ben... O halde google earth'ten gidemediğimiz yerleri kuşbakışı izleyelim.
-Hayır o da olmaz.
-Ne yapacağız ozaman?
-TTNet video istesine girip video izleyebiliriz yine TTNet'in müzik sitesini ziyaret edebiliriz. İbb şehir kameralarında dolanıp google earth tadı yakalayabiliriz. Hmm porno siteleri yerine de haber sitelerinin galerilerinde takılabiliriz.
-Binali Yıldırım'ın da dediği gibi "Ne işiniz var elalemin sitesinde" kanka!

Ekşi sözlük yazarı deckard 'ın yazısı gün geçtikçe yenilenmek zorunda kalıyor. Bir sabah uyandığımızda sansürün sanal alemden taşıp hayatımızın tam orta yerine geldiğini görüceğiz ve o zaman birileri çıkıp şunu diyecek; 'Ne işi var bizim gibi olmayanların burada?'. İşte o zaman gidecek miyiz? Ya da Ktunnel gibi tüneller kazıp 'Giriyoruz ya kardeşim! Neyin tantanasını sürdürüyorsunuz. Ülkeyi bölmeye gerek yok!' diyerek özgürlüğümüzü(!) yaşamaya devam mı edeceğiz?

 

Yaklaşık bir sene önce Tutulma ismiyle bir kısa film hazırlandı. Amaç sansürün giderek bizi kuklalaştırdığını göstermekti. Düşünün; herkes istediği bilgiyi kendi istedikleri yerden alamasın tek bir yerden almak zorunda kalsın, bir konuya isteyen istediği şekilde yaklaşamasın ve sadece belli kişilerin belli görüş açıları arasına sıkışıp kalsın. Bunun getirisi, giderek daha çok benzeşmek ve tek tip olmak değil mi? Bir fabrikadan çıkmış gibi... Özgürlük denen olgu, bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde bitiyor ve bu ince ayarı en adil teraziyle sağlamakla yükümlü devlet sansüre başvururken elinin ayarını artık kaçırıyor. Bu filmin amacı bunu göstermekti ama gelen yorumlar hiç anlaşılmadığını gösterdi. 'Gizli gizli tünellerden giriyoruz sorun değil' diyerek özgür olmayı yeniden adlandıran kişiler, bunu sadece ülke düzenini bozmak olarak algıladı. Haklılar mı? Bunu düşünemiyorum bile! Benim kafam aslında daha başta takıldı.

Doğduğumdan bu yana 14 hükümet dönemi yaşadı bu ülke ve 8 farklı başbakan gördü. Bazılarını net hatırlıyorum, bazılarını hiç. Ama iyi hatırladıklarımda var. Örneğin ben ilkokuldayken severek söylediğim bir tekerleme vardı;

annecim annecim baksana
şampuanım bitti alsana
sus kızım sus kızım çarparım
baban para vermiyor napayım

babacım babacım baksana
şampuanım bitti alsana
sus kızım sus kızım çarparım
patron para vermiyor napayım

patron amca patron amca baksana
şampuanım bitti alsana
sus kızım sus kızım çarparım
Çiler para vermiyor napayım

Çiler abla Çiler abla baksana
şampuanım bitti alsana
sus kızım sus kızım çarparım
Bende de para yok napayım

Şimdi düşünüyorum da günümüz hükümetine göndermeli bir tekerleme söyleniyor mudur okul bahçelerinde? Cem Karaca 'Raptiye rap rap' şarkısında Demirel'e yüksek sesle inceden gönderme yaparken neden şimdi sansür yüzünden şarkıların sesi cılız çıkar oldu? Erbakan'ı şekilden şekle sokan karikatüristler ceza almazken penguen neden son hükümet için yayınladığı karikatür yüzünden tazminant ödedi? Düşünüyorum sansür ne ara bu denli hayatımıza girdi?

Sansür hep yok muydu? Evet, vardı. Adem babamıza elma yasaktı mesela. Dünya yuvarlaktır demek yasaklanmıştı. Bir dönem büyü yapmak yasaktı ve sonuç olarak cadı avı başladı. Devrim yapmak yasaktı. Osmanlıda tütün yasaktı. 1925te 1 Mayıs yasaktı. 1935de İstanbul'da kartopu oynamak yasaktı. 80'lerde sokağa çıkmak yasaktı. Solcu sağcı olmayı bırak demek bile yasaktı. Filmler yasaklanırken kitaplar, şarkılar da sansüre uğradı. Yasaklar hep vardı ama sorun giderek daha artması, giderek daha fazla köşeye sıkıştırması bizi ve bizim giderek daha birbirimize benziyor olmamız. Özellikle de fikirlerini kimseden korkmadan çekinmeden söylediğimizde yanlış anlaşılmıyormuşuz, farklı düşünenler tarafından dayak yemiyormuşuz, farklı düşünüyoruz diye hapse girmiyormuşuz, dışlanmıyormuşuz gibi bu ülkede elimizden muhalefet olma hakkını da alarak bizi bir olmak zorunda bırakıyolar. Bizi yontup biçip kendi şekillerine sokuyolar. Ve bizler susuyoruz. Oysa bundan yaklaşık bir 30 sene evel Devekuşu Kabare 'Yasaklar' oyununda haykırıyordu bunu mavi kelebek oyunuyla ama biz şimdi giderek ilerleyen ülkemizin gerileyen vatandaşları olarak susuyoruz.


Her hafta mahkeme kararlıyla bir yere erişimimiz engelleniyor. Sebepleri ise eleştireye açık değil. Çünkü muhalefet olma hakkımız sansürlendi eleştiremiyoruz. Oysa bilmem ne partinin miletvekilinin bilmem kim hanımla ilişkisini ortaya çıkaran videonun yüklendiği sitenin bu video yüzünden engellenmesini eleştirebilirdim. Vergi konusunun ısıtılıp ısıtılıp önümüze konmasını eleştirebilirdim. Ama en iyisi önce bir bilene sormak...



Sansür uygulanacaksa eğer bu sansüre sansür olmalı! Buradan girip bir harekete katılın ki renk paletimizdeki renkler artsın. Muhalefet olmayı, eleştirmeyi, düşünmeyi ve düşündüğümüzü söyleyebilmeyi başarabilelim.


Not: Sansür hakkında şu yazıyı okumanızı isterim ben çok beğendim.

0 yorum:

Dikkat Kuzey Kutbu

İzleyiciler

Etiketler

14 şubat (1) 23 Nisan (1) 25 yaş (3) 29 Temmuz (1) 41AT (1) 5 Kasım (1) 500ES (1) 90's (1) adap (1) amiral battı (1) analiz (3) anlamak (1) Arzu (3) aşk (7) aynı (1) ayrılık (2) ayrımcılık (1) bachata (1) banka (1) başkent (1) beğenmek (1) beyaz (1) bilmece (1) bir sevgi istiyorum (1) bovling (1) Bülent Ortaçgil (3) Cahit Arf (1) ceviz cafe (1) Cihan Demirci (1) çay (1) Çingene Kızı (1) çizgi film (1) çocukluk (8) çorap (1) dans (1) Davutpaşa (1) değişim (1) deli gömleği ütü istemez (1) demirdöküm (1) Devekuşu Kabare (1) dilek (1) Dilime Dolandı (2) DİR (20) Disko Kralı (1) doğum (1) doğumgünü (2) Don Kişot (1) dost (4) dövme (1) düğün (1) dün akşam (1) eller (1) emek sineması (2) Emel Sayın (1) engelli (1) ergenlik (1) Erhan (1) esas kız (1) Eskişehir (1) evlilik (3) Eylül Akşamı (2) Fenerbahçe (1) festival (4) fikir (1) film (6) filmekimi (2) Finansbank (1) Freddy Krueger (1) futbol (1) gala (2) GAMYAD (1) ganyan (1) Gaziantep (1) Gaziantep Kalesi (1) gemi (1) gezi (2) göçmen (1) guiness (1) gülümseme (1) güncelleme (1) günlük (2) haber (1) hakkında (1) Hakkında Değil Kendisiyle Konuş (1) hayatım (4) Haydarpaşa (1) Hayvanat Bahçesi (1) hesap (1) hoşgeldin (2) huzur (1) IKEA (1) İkitelli (1) istanbul (1) istemek (1) (1) iş hayatı (1) İzmir (2) kaçmak (1) kader (1) Kahramanlar Müzesi (1) kahve (2) kampanya (1) kan (1) kan kanseri (1) kapak (1) kapı (1) kaybetmek (1) kedi (1) kırgınlık (1) kısa kısa (2) kitap (1) klip (2) koltuk (1) konser (1) korku (2) korku filmi (1) kuaför (1) kurbağa (1) kutlama (1) kuzen (1) kültür (1) leylek (1) madde (3) Mars Heykeli (1) masal (1) matematik (5) melez (1) mezun (1) mezuniyet (1) mim (1) minibüs (1) nar (1) nargile (1) nil (1) Okan Bayülgen (1) oryantasyon (1) Oya-Bora (1) oyuncak (1) önyargı (1) örtü (1) özlem (1) pasta (1) patikli penguen (1) pazar (1) pi (1) platonik (1) poster (1) saçma (1) sansür (1) sarı kağıt (1) savaş (1) Secret Cv (1) sevgi (2) siyah (1) soba (1) soğan (1) sorgulama (1) staj (1) stres (1) süpermen (2) şarkı (6) şataraban (1) şerefsiz (1) şımarıklık (2) şiir (3) Şirinler (1) şizofren (1) takım (1) Taksim (1) tango (1) tanımak (2) tanıtım (3) tanrı (1) taslak (1) taşlıtarla (1) teleşli apt (1) terlemek (1) tesadüf (1) tesbih (1) trombosit (1) unutmak (1) V for Vendetta (1) yabancı (1) yağmur (1) yangın (1) yapma (1) yardım (1) yasak (1) yaşayan kütüphane (2) yemek (1) Yeni türkü (1) yeni yıl (1) yeşilçam (2) Yıldız Teknik (6) Yıldıztog (4) yıldönümü (1) yolculuk (1) yumak (1) yumurta (2) yüksek lisans (1) Zeki Müren (1) Zeugma Müzesi (1)

Sobe!

Takvim İnsanları